sizlerle tanışmama vesile olan carisma mı sattım! oğlum hüngür hüngür ağladı. ben ise düşünmeyerek hissiyatımı bastırıyorum. karşılıklı birbirimizin çoook kahrını çekmiştik....... çok şey yazabilirim ama hiçbirşey yazmak istemiyorum. sadece sizin yazılarınıza cevap vererek yazarım...........(geçtiğimiz 15 haziran 2013 cts günü sattım. ancak foruma bildirmek biraz zaman aldı nedense!)

_________________
DERDİ DÜNYA OLANIN DÜNYA KADAR DERDİ OLUR!
Sorunlarınızın çözümü için her sorunuzda mutlaka 1-model,motor 2- Şanzıman (otomatik vs.) 3-LPG(varsa markası)4-km.si 5- geçmişini (modifiye, parça değişimi vs.) yazınız!

Abi vallahi ben de materyallerle aramda duygusal bağ kurarım. Onunla ilgili bir hatıram varsa arkadaşım gibi zor ayrılırım. Onun için hassasiyetinde haklısın.

Kaça gitti, kime gitti bi paylaşıver bakalım gittiğine değdi mi?

sağolun aynen öyle c70 ile devam. ancak araba olarak benimsememe rağmen marka olarak mitsu kadar benimseyemedim. halbuki daha önce s40 aldığımda tam bir volvocu olmuştum. yani bana sıcak olan bir marka. neden fazla benimseyemediğime şaşırdım. normalde tutucu biriyimdir. kullandığım şeylere/markalar bağlılığım tutuculuğum aşırıdır.
kerim abey, ben yengeç olduğum için sanırım biraz duygusalımdır, ve yengeç olduğumdan pek dıştan öyle görünmem: kabuğum kalındır.
araçtaki problem devam ediyordu yani araç yürümüyordu. volvoyu almama vesile olan osman ustaya sattım. bu nedenle ucuza gitti. acil nakit ihiyacım olduğundan sattığıma değdi. yoksa satmazdım. araç 300bin km. de komple boyalı kazalı yürümeyen ve arızalı durumda, arızasıyla uğraşmak da maddi manevi olarak yordu alıcı da iyi biri olunca, benimde sıkışıklığım olunca 6500'e gitti
başlığı açtıktan sonra aklıma geldi aslında başığı "CARİSMASINDAN AYRILANLAR BURAYA" deyip herkesin ayrılık hikayesini duygularını yazması başlığı genele yaymayı sağlar diye düşündüm. bu formatta yazışmak herhalde daha iyi olur. mesela senin carismaların ve ayrılışlarından bahsedermisin?

_________________
DERDİ DÜNYA OLANIN DÜNYA KADAR DERDİ OLUR!
Sorunlarınızın çözümü için her sorunuzda mutlaka 1-model,motor 2- Şanzıman (otomatik vs.) 3-LPG(varsa markası)4-km.si 5- geçmişini (modifiye, parça değişimi vs.) yazınız!

Carismasından ayrılanlar buraya başlığı fikri hiç iyi bir fikir değil. Şimdi konuyu açıp okuyunca 15.08.2011 tarihine gittim. İçi buruluyor insanın. Kendi kendimi teselli etmeye çalışıyordu... cam düğmesi tırnağı kırıktı, ön takım bakım elden geçirilmek istiyordu, 120 km/h üzeri titremeye başlamıştı ve sağa çekiyordu, sağ kapı döşemesi kendini salmıştı, lastikler bitikti, baskı balata da yakında biterdi 160 k olmuştu (ZATENLERİ) ile kendi kendimi teselliye çalışmıştım... ama gelin arabam da olmuştu, askere giderken anahtarını babama bıraktığım da yine onun anahtarı idi... neyse anılarımı daha fazla depreştirmemek için ( . ) nokta

_________________
2011 Mitsubishi Lancer 1.6 Invite SportSedan SR

evet sattığında ramazandı değilmi? ben de arabamı satmamaya karar vermiştim o zaman. ama ateşleme sorununu çözemeyine mecburen sattım. yoksa 2 prins lpg fiyatına gitti?(volvoya prinsi 34002e taktırdım) carismaya en son 2bintl de masraf yapmıştım daha fazla masrafı göze alamazdım.

_________________
DERDİ DÜNYA OLANIN DÜNYA KADAR DERDİ OLUR!
Sorunlarınızın çözümü için her sorunuzda mutlaka 1-model,motor 2- Şanzıman (otomatik vs.) 3-LPG(varsa markası)4-km.si 5- geçmişini (modifiye, parça değişimi vs.) yazınız!

Ben şimdi Carisma' dan ayrılışımı yazacaksam birer top kağıt havlu, bi demlik çay, bi dertli türkü...

Kadir' i bilmeyen yoktur forumun eskilerinden. Eşimle (o zaman sadece çıkıyorduk) sahip olduğumuz ilk arabaydı, arkadaşımızdı. Hiçbir yerde, hiçbir halde bizi mahcup etmedi. Sunroofu yatık açıp sis ve parkları yakınca spor, diğer hallerinde ise klasikti. Eşim adını Kadir koydu, zira Kadir gecesi günü satın almıştım. Dışındaki boyanın birkaç kusuru ve frenlerinin tutmayışı (bu genel Carisma sıkıntısı) dışında kusursuzdu. LPG ile saat gibiydi, bastın mı tık diye 220 görürdü. İçine ses almaz pek bi konforluydu. Viraja sert girersen arka hafiften salar fakat hemen toparlardı. Birkaç farklı ses sistemi düzdüm, çok zor çalan bir arabaydı. Bir türlü çalmadı, canımı çıkardı. KM' si 57k' da almış 77k' da satmıştım, dolayısıyla boncuk gibiydi. Rengi piyasada yok denecek kadar az, bazı arkadaşlarımın benzetmesiyle b.k rengi, bazılarına göre ise altın rengiydi.

Koltukları komple alman suni deri ile kaplattık görüntü çok güzel oldu ama yazın ağzımıza z.çtı. Arabayı sattım dediğimde eşim 1 hafta surat yaptı, duruma zar zor alıştı. Sonraki Ramiz (2006 siyah Lancer' imiz), Kadir' in yerini zerre doldurmadı. Hanım tarafından da sıklıkla aşağılandı.

Sonra ise hayatımıza diğer Carizma' mız Sadullah (Siyah renk 1.8 GDI) girdi, Kadir' in lafı pek az edilir oldu. Konfor olarak tam iki katı konforluydu, hızlanırken 0-100 9sn gibi birşeydi yanlış hatırlamıyorsam, ok gibiydi. Tık diye de 230 giderdi (150 km sonrası Kadir daha agresifti onu da söyleyeyim). Kırmızı ışıklarda gözüme kestirdiğimi muhakkak yerdim. Kadir' in aksine boyası da pırıl pırıl ve frene bastığımda duruyordu. Yakıtı çok ekonomikti. Önceden tecrübe ettiğim için koltukları oturma ve yaslanma yerleri kumaş, kenarları deri kaplattım mis gibi olmuştu. Teybi değiştirince yol bilgisayarı iptal olmuyor, klimanın digital renkli ışıkları navigasyon ve teybin ışıklarıyla karışınca görenler içini uzay mekiğine benzetiyordu. Lastikleri de Continental olunca araba Merso ayarına gelmişti (amortisörler gazlı monroe ve aktarım - süspansyon organları diğer 1.6 Carismalar' dan farklı olduğundan çok pis salınıyordu).

İşyerim araba tahsis ettiğinden 2. araba olmuştu. Gezmeden duramıyordum, gezince de işyerinin verdiği arabanın benzini belej, Sadullah' ın benzini ise direk bana kaçıyordu. Bir de kapının önündeki canavar ruhlu çocuklar her gün bir yerine zarar verir hale gelmişlerdi. Yakınlarda otopark bulsaydım ayda 150 TL verir, bu arabayı asla satmazdım. Zerre kadar satılacak araba değildi, muhakkak yakında yeniden bir 1.8 alıp bineceğim. Velhasıl, satarken en fazla içimi acıtan arabamdı. Teybi açınca otomatik uzayan anteni bütün sokağın ilgi odağıydı. Arkadaki kanadı ise türlü şehir efsanelerine malzeme olmuştu.

Aynı arabayı aynı şartlarda geri alabileceğimi bilsem üste şu an 1.500 TL öderim. O derece sevmiştim.

Hem Carisma' ydı, hem 1.8 125 ps, hem de yakmıyordu.

Araba gibi araba, adam gibi arkadaştı.

Aboww,
Burda herkes duygusala bağlamış.
Ben bunları okuduktan sonra hayatta carisma almamki.

_________________
fairway - mazda 323 hb - clio 1- cıvıc EG sedan otm. - colt MT - cıvıc EG hb otm. - clio 1.6 16v - toledo otm. - lancer sportback - clio 2 - colt amt

benim bir arkadaş ta da eski kasa carisma vardı. kliması olmadığından mecburen istemeyerek mesai arkadaşına satmış. eşi satılırken üzülmüş ve aracı her gördüğünde keşke bir daha görmeyeceğimiz birine satsaydık demiş. carismamı alınca ilk onlara gitmiştim. yine duygulanmışlardı. o zaman AURİS'leri vardı. daha sonra passat almıştı ama ilk göz ağrılarını unutamamışlardı.
benim için carisma daha üniversiteyi bitirmeden önce ideal arabamdı. görüntü olarak beğenmiştim. o yıllarda bir de en az arızalanan otomobil seçilince "keşke benim de olsa" hayalleri başlamıştı. bilenler bilir aldıktan 2 ay sonra ağır bir kazadan burnum bile kanamadan ölümcül bir kaza yapmıştım. kelimenin tam/gerçek anlamıyla uçurumun kenarından dönmüştüm (uludağ yolu). kaza sonrası sigorta pert yapacaktı ama ben aracımı geri aldığımdan perte çıkmadı. neticede tabii önce Yaradanım kurtardı ama sanırım carismam da kurtumam da vesile olmuştur. hunday vs. olsa daha büyük sıkıntı yaşayabilirdim. netice de benim yaşamama bir sebepti. bobin elektirk vs. beni yormasına rağmen vefasızlık yapmak istemedim. aracı alırken ben bunu satmayacağım araç ölünceye kadar kullanacağım demiştim o nedenle hiçbir masraftan kaçmadan gerekenleri yaptım. lpg yi de en pahalısından teleflex taktırdım vs. ama velhasıl araç öldü 2 aydır hareket etmiyordu. ölünce de ölü fiyatına verdik gitti. aracı üzerime alırken plaka harfi "P" idi hikmeti nedir diye düşünüp p harfine anlam vermeye çalıştım. tescildeki kişi Polatlı diyerek kodlayınca askerlik (acemilik dönemim) yaptığım Polatlı deyip mana vermiştim. yukarıda bahsettiğim kazadan sonra anladım ki polatlının "p" si değil "Pert"in p'siymiş. carismamı dağa taşa 4 çeker gibi kullandım. çukurdan tümsekden geçerken hızımı başkaları kadar düşürmedim. ama yağını tuzunu zamanından önce en iyisi ile değiştirdim. "bey gibi bakarım eşşek gibi binerim" derdim. şimdiki kızıl tayım olan volvoma "bey gibi bakıp tay gibi biniyorum". çukurda tümsekte yavaş geçiyorum. Carismam çook kahrımı çekti . bobinlerden de o çektirdi. karşılıklı çok şey yaşadık vesselam.....

_________________
DERDİ DÜNYA OLANIN DÜNYA KADAR DERDİ OLUR!
Sorunlarınızın çözümü için her sorunuzda mutlaka 1-model,motor 2- Şanzıman (otomatik vs.) 3-LPG(varsa markası)4-km.si 5- geçmişini (modifiye, parça değişimi vs.) yazınız!

Sizlerin yazılarını okuyunca benimde aynı duruma düşeceğimi bile bile eşime diyorum ki seneye satalımda Lancer alalım ama o sene bir türlü gelmiyor açıkcası 3 senedir kullanıyorum yaklaşık 35.000 km kullanmışım galiba bir 35 daha görecek gibi....Tatilinden,düğününden,gezmesinden hiç eksik kalmadı maşallah.Heleki akşam güneş batımının olduğu saatlerde park(mavi),sisler birde sanruffu açtım mı bu keyfe diyecek olmuyor.Bakalım benim ayrılışım nasıl olacak.....

sorun yoksa elden çıkarmamak lazım. gerekirse biraz daha ekonomik yönden dişi sıkıp 2. araba olarak tutmak lazım. benim niyetim öyleydi ama ...olmadı....

_________________
DERDİ DÜNYA OLANIN DÜNYA KADAR DERDİ OLUR!
Sorunlarınızın çözümü için her sorunuzda mutlaka 1-model,motor 2- Şanzıman (otomatik vs.) 3-LPG(varsa markası)4-km.si 5- geçmişini (modifiye, parça değişimi vs.) yazınız!